İlk gün şirketteki eski ve yeni dostlarımızla bol bol sohbet edip bizler için hazırladıkları süpriz partiye katıldık. Mert'de onlarla tanışmış oldu.
Sonra şehir merkezinde soluğu aldık.
Duomo Katedrali
Duomo ve Galleria
Buraya kadar gelmişken meşhur pazerottici Luini'de bir mola verip enfes mozzarella ve domatesli pazerottiden yemeden gitmek olmaz :) Bu arada panzerotti bizim çiğ böreğe çok benziyor.
Akşamda Milano'daki en sevdiğimiz restoran Obika'ya gittik. Obika aslında mozzarella bar. Yani birçok çeşit ve hepsi de birbirinden lzzetli mozzarellalar var. Eğer siz de bizim gibi mozzarella tutkunuysanız burası çok doğru bir adres. Yanına da enfes İtalyan şarabı istemeyi unutmayın!
Cheers! :)
İkinci gün minik bir Mini kiralayıp doğru Genova'ya doğru yol aldık. Yaklaşık 2,5 saatin ardından Santa Margherita'ya vardık. Burası küçük ama hareketli bir İtalyan sahil kasabası.
Daracık sokaklardan devam edip Portofino'ya ulaştık. Sokaklar gerçekten çok dardı. Kimi zaman tek şerite düşüyordu. Mini bile büyük kaldı o yollarda :)
Portofino hem çok romantik hem de çoook şirin bir kasaba. Rengarenk evlerle çevrili bu küçük koya inanılmaz bir turist akını var.
Deniz kenarındaki onlarca kafe ve restoranda İtalyan lezzetleri arasında seçim yapmak da oldukça zor :)
Portofino'dan sonra yine dapdaracık yollardan geçip Cinqueterre'nin Vernazza kasabasına gittik. Buraya ulaşmak için dönemeçli daracık dağ yollarından sis içerisinde yolculuk ettik. Ama sonuç fazlasıyla güzeldi.
Kısa ama çok hareketli bir tatildi. Mert makarna ve pizzanın ülkesinde olmaktan bizde yine yeniden Milano'da olmaktan çok mutluyduk.
Son bir not: İtalya'ya gidip de bunları yemeden dönmeyin!
Kremalı brioche
Mozzarella
Tiramisu
ve enfes İtalyan şarabı