15 Nisan 2013 Pazartesi

Viyana'dan merhaba!

Yine uzun zaman oldu bloğuma yazmayalı.

5 yılın ardından Shanghai'dan Viyana'ya taşındık. Uçakla 13-14 saat süren bu yolculuk bizim için neredeyse 2 ay sürdü. Vize işlemleri, Viyana'ya uçuş, ev arayışları, 57 gün süren aradan sonra eşyalarımızın yeni evimize varışı. 2 gün süren 193 kolinin açılması ve halen süren ev yerleştirme, eksiklerinin giderilmeye çalışması...



                                        193 parça tek tek taşındı 3. kata!




Bununla da bitmedi tabi. Biriciğimiz Mert için okul arayışları, onun okula ve yeni hayatına alışması... Hangisi daha zor oldu bilemiyorum. Psikolojik yoksa fizyolojik yorgunluğumuz mu?... Ama her yeni sayfa beraberinde zorluklar ve tabii güzellikler getiriyor. Hangi gözle baktığınız ve nasıl karşıladığınız önemli. 


Sanırım içimizde en çok Mert etkilendi taşınmamızdan. Her ne kadar tahmin ettiğimden çok daha güçlü olsa da bazen okuldan eve geldiğimizde "Ayiiiii" diye bağrırıp Shanghai'da bizi okul dönüşü evde karşılayan teyzesini araması, oradaki hayatından bahsetmesi uzunca bir süre devam edecek gibi. Shanghai'daki dostlarımızla yazışmalarımızı Mert'e anlatıyorum ve onların gönderdikleri fotoğrafları Mert'e gösteriyorum. En sevdiği arkadaşlarının fotoğraflarını görünce yüzü düşüyor tabii. Hemen "Neden Shanghai'ya gitmiyoruz? Ne zaman gideceğiz?" diye sormaya başlıyor. Onun için hayat orası demek. Doğup büyüdüğü ve hatta ömrünü geçirdiği yer orası. Shanghai'ya artık tatil için gideceğimizi, oradaki evde başkalarının kaldığını, arkadaşlarınında bir gün bizim gibi oradan ayrılıp başka ülkelere gideceklerini anlatıyorum. Ama Mert'e bunları kabul ettirmek kimi zaman çok zor oluyor. Zaman ilerledikçe buraya da alışacak biliyorum. Belki bir sonraki durağımızda Shanghai'ın yerine Viyana'yı koyacak. Expat olmanın en zor kısımlarından biri de bu olmalı...

Düzenini, arkadaşlarını, evini, çevreni, alışkanlarını bir yerde bırakıp bambaşka bir yerde sil baştan başlamak. Ama aklın, kalbin hep oralarda bir yerlerde de kalıyor. Nasıl halen Çin'i konuşuyorsam, aslında Milano'da benim için çok özel bir yerde. 

Neyse çok uzattım yazmayı. Yukarı da dediğim gibi nasıl baktığımla alakalı. Ben öğrendiğim ilk dakikadan beri Viyana'ya çok sıcak bakıyorum. Fikrim hiç değişmedi hatta yaşadıkça mutluluğum artıyor :)

Taşınmamız uzun sürünce annemden bize yardımcı olmasını rica ettik. Evin temizliği, her gün eve gelip giden işçiler, eşyaların gelişi ve yıkanıp yerleştirilmesi sürecinde %1500 ilgi isteyen Mert için de anneannesi kurtarıcımız oldu. Annem taşınmamız öncesinde buraya geldi ve bize çok yardımcı oldu. Mert de anneannesiyle çok keyifli vakit geçirdi. 


                                       Beraber doğumgünümü kutladık. :)





Sonra Mert'in en küçük kuzeni Batu geldi Buket'le misafirliğimize. 

                                                     Batu, Mert & ben




Stephans Meydanı'nda annem, Buket, Mert ve Batu 





Herksesi yolcu ettikten sonra benim Almanca kursum başladı. Taşındığımız her ülkede yaşamımızı kolaylaştırmak adına ilk adımım oranın dilini öğrenmek oluyor. Önce İtalyanca ardından Çince ve şimdi Almanca. Ne İtalyancadaki kadar çok vaktim ne de Çincedeki gibi sabrım var. Bakalım aralarda bir yere sıkıştıracağız Almancayı.

Vaktim oldukça ve tabii hava elverdiğince Viyana'nın güzel sokaklarını fotoğraflayıp sizlerle paylaşacağım. Şimdilik bu kadar.

Viyana'dan sevgiler...

Tschüss! :)

Göksu